17 Ocak 2012 Salı

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
   Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
   Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

   İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
   Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
   Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
   Kopmaz kökler salmaktır oraya

   Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
   Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
   Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
   Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

   İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
   Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

   İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
   Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

   Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
   Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
   Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
   Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

   Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
   Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
   Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
   Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına  
   Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
   Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

                                Ataol BEHRAMOĞLU

12 Ocak 2012 Perşembe

FIKRALAR


temel :)

Karadenizliler, bir konferans duzenlerler. Bu konferansa konusmaci olarak unlu bir Amerikali bilim adamida davet edilir.Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem deTurkleri yakindan tanima firsati bulur, halkla kaynasir, kendinisevdirir.Karadenizliler ile
Amerikali bilim adami hemen her konudaanlasirlar, uyum içinde konferans biter.Ayrilik gunu gelir, Karadenizlileri alir bir dusunce. Biz budegerli bilim adamina nasil tesekkur edelim?Aralarinda toplanirlar, baskan konunun önemini vurgulamak içinder ki: "Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamina nasil bir hediyealalim ki bizi unutmasin? Hem kullanisli birsey olsun, hem her eline aldiginda bizihatirlasin?"Salonda kisa bir sessizlik olur, arka siralardan Temel elinikaldirir: "Sunnet ettirelim..! "


balık..

Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer.Bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek birşeyler isterler.Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir.Bunun üzerine Hoca:
-Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.Hancı bunun nedenini sorar.Hoca da:
-Balık başı zekayı artırır.Balık başı yiyen insan akıllı olur der.Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hoca'ya :
-Balık başını niye sen yiyeceksin? Ben yemek istiyorum der.Hocada itiraz etmez.Balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur.Diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve Hoca'ya seslenir:
-Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun.Ben sadece kafayı yedim aç kaldım der.Hoca da bunun üzerine şöyleder:
-Bak nasıl akıllandın!


şu sayfayı çeviriyim............ :D

bi gün cemaat toplanmış .. hoca akıl veriyo.. işte başlıyo konuşmaya .. sayfayı çevirio , okuyo fln ... efendim erkekler p*çtir , erkkler ser*fszdir , erkekler pez*vnktir...fln filan sayıyo sayıyo sayıyo .. cemaatten birisi artık dayanamıyo soruyo = hocam hep bize(erkeklere) laf ettiniz ne biçim iştir bu ?! kadınların hiçmi suçu yok yau!? hoca cevap verir = 'şu sayfayı ceviriyim onlarında .....


Sigara Öldürür

Albay askerlerin sigara içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır.Yazıda :
-Sigara öldürür, diye yazıyormuş.
Ertesi gün oradan geçen albay yazının altındaki cevabı görmüş :
-Türk askeri ölümden korkmaz!


Zeka işte

Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış.
Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş.
Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve
belli ki günlük yiyeceğini arıyor. "Şimdi başım dertte" ,diye düşünmüş minik
köpek. Etrafına bakmış, yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparin geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş.
Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş;
-Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha varmı?

Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak
dalların arasına saklanmış. "Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem
olacaktım" ,diye düşünmüş leopar.
Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler oldugunu anlatmış.
Leopar kopeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna "Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım" ,demiş.
Ancak minik köpek neler oldugunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş.
"Şimdi ne yapacağim" ,diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş.
Bunun yerine arkasını leoparın geldigi yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş.
Tam leopar saldıracakken yine kendi
kendine konuşmuş;
-Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım
saat önce bir leopar daha getirsin
diye gönderdim, hala haber
yok!

Diplomasi böyle birşey
işte. Yapabiliyorsan, hızlı düşün, sakin ol,
güçlü görün ve düşmanını kendi silahı ile
yen.


Temelin köpeği


Birgün zengin bir adam üç maymununu kaybetmiş. Bütün ülkeleri, avcıları aramışlar bulamamışlar. Türkiye'den temel çıka gelmiş, yanında uyuzmu uyuz bir köpek birde dede yadigarı dolma tüfek. Zengin adam bakmış temele, "bumu bulacak"? demiş. Temel adama, "bir şartla bulurum, yakaladığım maymunları köpeğime bırakacaksın" demiş. Adam razı olmuş. Birinci maymunun elbisesini koklatmış temel, köpek fırlamış onbeş dakika sonra bir ağacın altında durmuş, maymun ağaçta, "çekilin" demiş temel. Ağacı sallamış maymun yerde, köpek hemen atlamış üstüne, orada becermiş. Ikincisi'de aynı yöntemle ve sonuçla yakalamış. Üçüncüsünde ise iki saat aramış yok, altı saat sonra köpek yine bir ağacın altında durmuş, ağaç büyükmü büyük. Temel "açılın" demiş sallamış ağacı düşmüyor, sallıyor düşmüyor. Zengin adamı çağırmış, "ula tut bu tüfeği! Ben ağaca çıkıyorum, maymun düşerse birşey yok amaaa ben düşersem vurun köpeği.


Babam öldü, demis Temel.
ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi
apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanin balkonunda çamasirlar asili idi.Çamasir ipine
vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp
havalandi yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk onu


Çekirge

Temel Üniversite de profesörmüs ve çekirgeler konusunda bir arastirma
yapiyormus. Prof. Temel in arastirma notlari :
1.gün
- Çekirgenin 1 ayagini kopardigimizda, zipla deyince zipliyor.
2.gün
- Çekirgenin 2 ayagini kopardigimizda zipla deyince zipliyor.
3.gün
- Çekirgenin 3 ayagini kopardigimizda zipla deyince zipliyor.
4.gün
- Çekirgenin 4. ve sonuncu ayagini kopardigimizda kulaklari duymuyor..


Bu Dolar SahteMarketin birine bir turist gelmis, bir seyler almis, kasada ödeme yaparken,
kasiyere cebinden 100$ çikartip vermis. Kasiyer paranin sahte olmasindan
süphelenerek paranin orasina burasina bakmaya baslamis ama bir türlü emin
olamamis. Bakmis böyle olmayacak parayi sirada bekleyen Temel e uzatmis.
"Bir de siz bakar misiniz? Ben anlayamadim..." demis. Temel paranin bir altina
bir üstüne bakmis sonra tezgahin üzerine atmis ve "Bu para sahte" demis.
Herkes sasirmis ve nasil anladin bu kadar çabuk demisler.
Temel de, Çok kolay, bunun üstünde Atatürk resmi yok. demis...
BAS GAZA
Tırcı Dursun'la muavin Temel, kamyonlarına altı metre yüksekliğinde mal yüklemiş giderlerken, birden bir tünel ve önünde bir uyarı işareti görürler:
"Azami yükseklik 4,5 metre".
Muavin Temel, etrafa dikkatlice baktıktan sonra Dursun'a döner:
-Bas gaza usta! Etrafta polis molis yok...
Tekrar Dene
Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar.

Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar:

-"Tekrar deneyin".

Kapağı kapayıp yeniden açar ve okur:

-"Tekrar deneyin"

En sonunda sinirlenen Temel:

-"Ula Tursun.hapunlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pişey çikmadi."

BİRA
Temel bir seyahate çikmis, otele gitmis ve odasina yerlesmis.
Canı bira çekmiş. Laz oldugu anlasilmasin diye prova yapmaya karar vermis.
"Pana pir pira.. olmadi"
"Paga bir pira... gene olmadi"
"Bana bir bira" demis ve tamam demis inmis asagiya.
Adama: "Bana bir bira." Demiş
Adam sormus: "Sen lazmisin?"
Temel de; "Nerden anladin?"
"Burasi resepsiyon, bar karsida.."


Temel Jüri başkanı
Temel Amerikada mahkeme jüri başkanıdır mafya reisi idamla yargılanmaktadır. Temele baskı yaparlar. Hiç değilse müebbet hapis cezasına indirilmesini isterler.

Karar aşamasında jüri odaya çekilir ve uzun birsüre sonra çıkarlar karar müebbetdir.Mafya adamları Temeli kutlarlar.Temel çok uğraştım bu karar için der. Üyeler beraat dedi ben müebbet. Üyeleri İkna etmek çok zor oldu..


AGIR YUK

Temel kaynanasi ile birlikte istanbul’a giderken bindikleri gemi yolda firtinaya tutulmus ve batmak üzere imis.
Kaptan anons yaparak yolcularin agir esyalarini denize atmalarini istemis. Temel’in kaynanasini tuttugu gibi suya atmis.
Bunu gören kaptan;
-"Kadini niye denize attin?"
Temel: -"Penum en agir yükum oydi da.."



LEZBİYEN:


Temel bara gitmiş. Yanındaki kadınla sohbet ederken kadın:
"Ben lezbiyenim" demiş.
Temel lezbiyenin ne olduğunu sorunca kadın:
"Ben yalnızca kadınlarla beraber olurum" demiş.
Temel' in hoşuna gitmiş.
"Pen ta sizin cibu lezbiyenum" demiş.

Pilot Temel

Pilot Temel telsize var gücüyle bagiriyordu :
- "Ula, sag motor bozuldu. Düseyrum, düseyrum. Meydey düseyrum. Kule düseyrum."
Kule hemen cevapladi :
- "Mesaj anlasildi. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."





Temel ve Sevgilileri

Temel in 3 tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen, biri doktor, biri de santralcidir.
Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadasi sorar "Niye
ögretmen de digerleri degil?" diye. Temel de ona döner:
-Ula der, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "su an
mesgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Hadi bir daha
tekrarliyalim...


Delilerin Planı

deli hastanesindeki iki deli kaçış planı yapıyorlarmış plan şöyleymiş: arkadaşlar birinci kapıyı kırıcaz ikinci kapıyı kırıcaz üçüncü kapıyıda kırdık mı dışarı çıkabiliriz bunlar planı uygulamaya başlamış birinci kapıyı kırmışlar ikinci kapıyıda kırmışlar sıra üçüncü kapıya gelmiş kapının önüne geldiklerinde kapı açıkmış birsi de demişki: arkadaşlar plan bozuldu haydi geriye dönelim


Tofaş TemeL:D

Temel birgün tofaşıyla boğazda gidiomuş.Güzel bir Ferrariye çarpmış.Adam inmiş,Temelin yanına gelmiş.Temel demişki;Abi walla bilerek olmadı frenler tutmadı kusura bakma.Neyse adam tamam kardeş demiş dewam etmiş.Biraz daha gitmiş.Temel aynı adam tekrar çarpmış.Abi demiş;walla bilerek olmadı frenler tutmadı sen zenginsin ben fakir beni idare et demiş.Adam; tamam ama bidaha olmasın demiş.Sonra birazdaha gitmişler.Kırmızı ışıkta temel bidaha çarpınca adam sinirlenmiş lewyeyi almış tam incekken bizim Temel camdan kafayı uzatıp;BENİM BEN ABİ DEWAM EEET diye bağırmış


kedi!..

Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir. Kadın evde yokken arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı.. Eve geri gelir bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor.. Ertesi hafta daha uzağa bırakır.. Geri gelir bizimki gene kanepenin uzerinde!.. Bir hafta sonra daha da uzağa bırakır, geri gelir, gene evde!.. En sonunda alır hayvanı saatlerce gider, gider, gider, gider….Akşam evin telefonu çalar.. Karısı telefonu açar, karşısında kocası.
-’Alo? Necla kedi evde mi?’
-’Evdeee..’
-’Versene şunu bana yolu tarif etsin..’


ikinizide harcarım

Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır…
- Bayan Jones… Beni tanıyor musunuz? Yaşlı teyze cevap verir :
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz
taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli
yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım
dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla
kazanmak için herkesi satarsınız…
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam
ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar :
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor
musunuz? Kadın yine cevaplar :
- Elbette tanıyorum. Çocukluğumda ona dadılık yapmıştım.. Tembel,
ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve
herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor..Yine herkes
şokta.. Bütün salonu bir uğultu kaplar..
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki
tarafin avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini
söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar…
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım


dikkat etmek lazım!

Memleketin birinde 3 kere camiye gitmeyeni idam ediyorlarmış.
Usulen idam edilmeden önce 3 dileğini yerine getiriyorlarmış.
Adamın teki 3 kere gitmemiş ve tabiiyakalanmış. İdam edilmeden önce sormuşlar:
- İlk dileğin ne?
- Vezirin karısıyla beraber olmak istiyorum!
Vezir "olmaz" dese de padişah "mecbur" demiş ve adam
vezirin karısıyla beraber olmuş. Adam ikinci dileği olarak padişahın
karısıyla beraber olmayı seçmiş. Bu sefer padişah "hayır" dese de herkes itiraz edince mecbur kalmış.
- Son dileğin ne?
Adam, bir vezire, bir padişaha bakmaya başlamış. Aradan 5 dakika
geçtikten sonra vezir bakmış namus elden gidecek:
- Ben bunu sanki camide gördüm gibi geldi, diyince
padişah da:
- Ne gibisi lan ! Yanımda kılıyordu!


85'lik dede we 25 yaşındaki eşi

85 yaşında bir adam doğum odasının kapısında beklemektedir.
Doğum odasından çıkan hekim şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
"içeride doğum yapan kadın yakınınız mı?"
"Evet, eşim."
"Ama bayan 25 yaşlarında..."
"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
"Nesi varmış dedenizin?"
Kendisi av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı.
Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı.Birgün ava çıkacakken onu uyardık ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı.
E tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim.
Ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük.
Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu,
Doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yeredüştü..."
Yaşlı adam:
"Olur mu, başkası vurmuştur onu."
Doktor:
"Ben de onu demeye çalışıyorum işte"


Sperm Testi

Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider. Doktor adama bir kavanoz verir ve:
- "Bunu doldurup yarın bana getirin" der...
Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar:
- "Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadı, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış:
- "Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız" diye sormuş.
İhtiyar yanıtlamış:
- "Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü."
:muck: :muck: :muck:


tilkinin orucu

Ø       >>>Tilki ormanda gezmektedir. bir ağacın dalında asili birgeyik budu görür.> >>>Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bubir tuzak. Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.> >>>Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarakyatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi... Tilkiye sorar "ne yapıyorsun dostum"> >>>Tilki cevap verir "hiç... yatıyorum" -Burada bir but var-Evet var -Neden yemedin Tilki sakince cevap verir ; "BU GÜN ORUCUM"> >>>Kurt kendinden emin ;> >>>"Ben yiyeyim o zaman"> >>>Tilki "Buyur afiyet olsun" der.> >>>Kurt but 'a uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz dumankurt yaralı hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye baslar.> >>>Bunu gören kurt ;> >>>"LAN SEREFSIZ HANI ORUCTUN"> >>>Tilki pişkin pişkin ;> >>>"Biraz önce top patladı duymadın mı ?" der....


Kıssadan Hisse


Bir gün küçük Thomas, öğretmenine giderek dersten sonra kendisiyle
görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:

Sorun nedir Thomas ?

Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek
istiyorum.

İstek konusunda bilgi verilen Müdür Thomas'a bunun için bir testten
geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Thomas tereddütsüz kabul etti ve
test başladı.

Söyle bakalım Thomas: 3X4

--Oniki

Peki 6X6

--Otuzaltı Müdür bey

Japonya'nın başkenti

--Tokyo

Ve test birbuçuk saat sürdü, Thomas hiç hata yapmadı. Test sonuda
öğretmen de soru sormak istedi. Thomas ve Müdür bu isteği kabul ettiler.
Bayan öğretmen sorulara başladı:

İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir ?

--Bacaklar öğretmenim.



Doğru;

senin pantalonunun içinde olup, benim pantalonumun içinde olmayan
nedir ?

Müdür bu soruya çok şaşırır....

- Cepler öğretmenim.


Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir.

Velet tereddütsüz yanıt verdi:

--Afrika'dır öğretmenim.


Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir ?


Müdür gözleri faltaşı gibi açılmış tam konuşacakken Thomas yanıtladı:

--Tırnak cilası.


Peki... bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir ?

Müdür kulaklarına inanamıyordu...

--Yatak öğretmenim.


Vücudumun en nemli yeri neresidir ?

--Dil öğretmenim.


Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve

- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim.


Çünkü ben bu testi başaramazdım.


KISSADAN HİSSE:

İnsanların ahlakları yaşlandıkça bozulur...



KADINLAR AKILLIDIR

Kadının biri bir gün golf oynarken topu ormana kaçmış. Topunu aramaya koyulmuş ve tuzağa yakalanmış bir kurbağa görmüş. Kurbağa ona, "Beni bu tuzaktan kurtarırsan, sana 3 dilek hakkı tanıyacağım". Kadın onu kurtarmış, kurbağa da "Teşekkür ederim, ama sana dileklerinle ilgili bir koşulu söylemeyi unuttum. Ne dilersen dile, kocan 10 kat iyisine veya fazlasına sahip olacak!" Kadın "Tamam" demiş
İlk dilek olarak dünyadaki en güzel kadını olmak istemiş. Kurbağa onu uyarmış, "Bu dilek, senin kocanı da dünyanın en yakışıklı adamı yapacak ve kadınlar onun başına üşüşecek"
Kadın, "Bu önemli değil, çünkü ben en güzel kadın olacağım, onun gözü benden başkasını görmeyecek". KAZAM ve dünyadaki en güzel kadın olmuş. İkinci dilek olarak, dünyadaki en zengin kadın olmak istemiş. Kurbağa da, "Bu kocanı dünyadaki en zengin adam yapacak, senden de 10 kat zengin olacak" demiş. Kadın, "Bu da önemli değil, çünkü benim olan onun, onun olan da benimdir", KAZAM ve dünyadaki en zengin kadın oluvermiş. Kurbağa, üçüncü dileğini sorduğunda, kadın "Hafif bir kalp krizi geçirmek istiyorum" demiş... Bu hikayeden çıkarılacak ders: Kadınlar akıllıdır. Onlarla uğraşmayın

HANIMIN ADI NE J

Ahmet Bey 97'sinde, Hüseyin Bey ise 92'sine erişmiş, yıllardır dostluklarını devam ettirmektedirler.
Bir gün Ahmet Bey, Hüseyin Bey'in evinde yemeğe davet edilmiş.
Dikkatini çekmiş, Hüseyin Bey karısına hitap ederken "Gülüm", "hayatım", "balım", "tatlım',
"şekerim", "sevgilim", "ruhum" gibi laflar kullanıyor.
Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak?" demiş.
Ahmet Bey dayanamamış:
-Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun, ballar, şekerler...
Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana!
Hüseyin Bey şöyle bir arkasını dönüp karısının hala mutfakta olduğunu tespit ettikten sonra:
- Sorma birader, ne balı, şekeri... 10 yıl oluyor bizim hatunun adını unuttum, bir türlü çıkaramıyorum!


temel fıkra

Almanya Yolunda..

Bir gün Temel ve Dursun bakmışlar Türkiye'de iş yok Almanya'ya gitmeye karar vermişler ama ceplerinde para yok... O zamanlarda Almanya'ya hayvanlar bedava gidiyolarmış, bunlarda neleri varsa satıyolar ve bir inek kostümü alıyolar. Temel öne Dursun'da arkaya geçiyor ve gümrüğe gidiyolar gümrükteki memur bunları bir test edeyim diyor ve ineğin önüne bi tomar saman getiriyor sen gerçek ineksen bu samanları yersin diyor. Temel mecburen yiyor ondan sonra memur bir kova su getiriyor eger sen gerçek ineksen bunu içersin diyor ve Temel içiyor.. Memur bu sefer bi tomar taze ot getiriyo ve ineğin önüne koyuyor Temel mecburen yiyor... Artık Temel şişiyor ve bir lokma bir şey yiyemez hale geliyor. Ama bu sırada Temel başlıyor gülmeye. Dursun merak ediyor. Soruyor ula Temel neden gülirsen. Temel de cevap verir memur bizim gerçek inek olup olmadığımızı anlamak için bir tane öküz getiriyor...


Gazete..

Temelle Fadime yeni evliymiş. Temel her sabah dağın eteğindeki kasabaya inip gazete alıyormuş. 1 ay 2 ay 3 ay sonra bıkmış..
Temel
- "Bundan sonra gazetelerimi hergün sen alacaksın Fadime"
demiş, ve fadime kabul etmiş.. 1 ay 2 ay 3 ay derken Fadime her sabah o kadar yol yürükmekten bıkmış ve düşünmüş ki bir gitmeye 7 tane gazete alayım ben her sabah birini vereyim demiş ve Temel'e her sabah birini vermiş.. 7 ci gün Temel Fadimiye dönmüş ve
- "Fadime dünyada ne kadar çok salak adam var" demiş. "Aynı adam aynı ağaca aynı arabayla 7 gündür çarpıyo" demiş...


Temel'in annesi ölmüş. Cenaze namazında bir kenarda duruyormuş. Soranlara: -Pen cenaze namazi kilmasini pilmeyrum" diyormuş. Bir müddet sonra kayınvalidesi ölmüş. Namazda Temel'i en ön sırada görenler: -Hani sen çenaze namazi pilmezdun? -Pu çenaze namazu tegil çi, payram namazu.


Temelle dursun hayatlarında ilk defa keraneye gideceklermiş. Temel dursuna
- önce birimiz girsin beğenirse öbürüde girer demiş.
Dursun
- tamam demiş ve önce girmiş ve bi kaç saat sora çıkmış.
Temel hemen sormuş
- nasıldı diye
dursun
- valla benim karıdan iyiydi demiş. Sıra Temele gelmiş Temel de işinin görüp çıktıktan sora
Dursun sormuş
- nasıldı diye
Temel:
- Valla haklısın dursun senin karıdan iyiydi.


Köyün ağasının oğlu Temel komşu köyün ağasının kızına sevdalanır. Temel'in babası, amcaları toparlanıp komşu ağanın kızını istemeye giderler. Karşılama faslından sonra pazarlık başlar. Kızın babası aç gözlü olduğu gibi kızı vermeye de pek niyeti yoktur. İşi yokuşa sürmeye başlar:
"5 inek, 1 boğa isterim."
Karşı taraf kızı almaya kararlıdır. "Veririz ağam."
"100 baş da koyun isterim."
"Veririz ağam."
"Dere boyundaki 5 tarlanızdan birini isterim."
"Veririz ağam."
Kızın babası iyice bastırır:
"6 metre altın kordon isterim."
Oğlan tarafı birbirine bakar:
"Onu da veririz ağam."
Kızın babası kendince son darbeyi vurur:
"Damatta 30 santimlik alet isterim." deyince oğlanın babası, amcaları yerlerinde şöyle bir kımıldanıp birbirlerine bakıp kaş göz ederler. Temel'in babası derin bir nefes alıp cevabı yapıştırır:
"KESTİRİRİZ BE AĞAM !"


Temel savaşta yanında 10 arkadaşlarıyla esir düşmüş. İlk gün işkence sonunda ekipten 5'i bülbül gibi şakımışlar.İkinci gün 3 kişi daha dayanamamış itiraf etmiş^.Üçüncü gün sonunda bir tek Temel kalmış.Dördüncü gün işkencenin dozu artmış Temel'den çıt yok.Beşinci gün iyice işkence ağırlaşmış Temel yine aynı.
İki hafta sonra Temel'i kaldığı hücrede izlemeye karar vermişler.
Bizim Temel hem kafayı duvara vurmakta hem de söylenmekteymiş:
-Hatırla...hatırla...hatırla

Temel ile Dursun Amerika'da itfaiye teskilatina girerler, yangin ihbari alinir. Çok katli bir binada kreste yangin çikmistir. itfaiyeci merdiveni çalismaz.
Temel yukari çikar. Dursun asagida kalir. Temel asagida bekleyen
Dursun'un kucagiina çocuklari atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar,kaldirima koyar.
Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken besinci zenci çocukdur..
Temel birakir, Dursun yakalamak için kollarini açmaz. Çocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci çocuk atar. Dursun yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde..
Dursun yukari bagirir: "Yanıkları atma! yanıkları atma!"


İlginç bir tesadüf sonucu bulduğu penguenin elinden tutup "Ne yapacağım bunu" diye düşünerek dolaşan Temel, İdris'le karşılaştı.
- Ula Temel nedir bu ?
- Bende pilmeyrum daa, ne yapacağum diye düşüneyrum.
- İlahi Temel, düşünecek ne var hayvanat bahçesine götürsene.
Bu fikri benimseyen Temel İdris'in yanından ayrılmıştı. Aradan bir kaç saat geçmişti ki, yine karşılaştılar ve yine Temel'in yanında penguen vardı. İdris merakla :
- Uyy, hayvanat bahçesine götürmedin mi oni ? diye sorunca Temel :
- Götürdüm daa, şimdi de sinemaya götüreyrum.


Dursun canı sıkkın bir şekilde tarladan gelen Temel'i görür ve hemen sorar:
- Hayrola Temel ne oldu daa. Neye böyle öfkelu öfkelu gideysun.
Temel
- Hiç sorma Dursun derdum büyüktür.
Dursun
- Hayrola uşağum neymiş derdin?.
Temel
- Tarlada iken canım acayip fadimeyi çekiyur, ama eve gelince tık yok.
Dursun
- Uşağım o zaman Fadime sana gelsin.
Temel
- Nasıl olacak bu?
Dursun
- Al tüfeği yanına canın çekince patlat Fadime anlar koşar gelir.
Temel
- Hay aklınla bin yaşa emi.
Tabi Temel bunu hemen uygulamaya koyar. Canı çekince hemen tüfeği patlatıveriyor Fadime yanında. Aradan bir kaç hafta geçiyor Dursun yine Temel'i tarladan gelirken görüyor.
Dursun
- Hayrola Temel nasıl gidiyor verdiğim taktik?
Temel
- Valla Dursun ilk başta çok iyidi, ama av sezonu açıldı açılalı Fadimenin yüzünü göremez oldum.

Hakim Temel`e sormuş:
- Davacıya olan borcunu niye bir türlü ödemiyorsun?
Temel sinirli sinirli cevap vermiş:
- Vereceğum vermesine ama bana üç ay mühlet ver diyrum, vermiy, üç yıldır beni oyaliy!.....


Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz,Fransız ve Temel)İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu kurtarabilmiş. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız
- "Hadi golf oynayalım"
demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş:
- "Ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum"
deyince ,
- "Çok kolay, sopa, top ve delik lazım"
demişler. İngiliz:
- "Bende sopa var."
Fransız:
- "Bende de top var."
Temel:
- "Ben oynameyrum."


Temel kamyon söförüymüs. Bir gün kamyonu ile yokus asagi inerken freninin
patladigini farketmis. Ileriye dogru baktiginda da yolun ikiye ayrildigini görmüs.
Bir tarafta pazar kuruluymus ve yüzlerce insanin alisveris yapiyormus. Diger
tarafta ise küçük bir çocuk yolun ortasinda Oyun oynamaktaymis. Temel çok
hizli bir sekilde düsünerek "pazar yerune çirersem pi sürü insan ölür en eyisu
çocigu ezeyum" demis.
Ertesi gün gazetelerde söyle bir baslik; "pazara giren kamyon dehset saçti.
150 ölü"
Temel e sormuslar :
- Sende hiç kafa yokmu? Bu kadar insani ezecegine bari çocugu ezseydin.
Temel cevap vermis :
- Ula siz benu salak mi sandunuz? Bunu bende düsündüm... Tabii ki çocugu
ezecektim ama cocuk pazara dogri kosunca ben ne yapayim?


üniverste son sınıf öğrencisi yazılı sınavdan kalınca doğru hocasına gider:

-siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve beni cezalandırıyorsunuz.işin bu yanını hiç düşündünüzmü?
-tabii düşündüm.Hocanın görevi bilgiyi ölçmek,yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değilmi?
-iyi.o zaman size bi teklifim var.bir soru da ben size soracağım.doğru cevabı verirseniz ben kötü notumu kabul edip sınıfta kalacağım bilemezseniz notumu düzeltip sınıfı geçirteceksiniz.

hocanın keyfi yerinde kabul eder.öğrenci soruyu sorar:

-yasal olup mantıklı olmayan nedir?mantıklı olup yasal olmayan nedir?hem mantıksız hem de yasal olmayan nedir?

hoca uzun uzun düşünür ve cevabı bulamaz.söz verdiği için çocuğun notunu düzeltir ama sorunun cevabı aklına takılmıştır.sınıfın en zeki çocuğunu çağırır ve soruyu soırar.çocuk hemen yanıtlar

-siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bi kadınla evlisiniz.bu yasal ama mantıklı değil.karınızın 25 yaşında bi sevgilisi var.bu mantıklı ama yasal değil.siz karınızın sevgilisini,zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz.bu da ne mantıklı ne de yasal.


manyax

Oldukça utangaç bir erkek bara gider ve oldukça güzel bir kızın masalardan birinde oturduğunu görür. Bir saat boyunca cesaretini toplamak için uğraştıktan sonra, sonunda ayağa kalkar ve kızın yanına giderek çekingen bir şekilde sorar

"Afedersiniz, ehm, acaba tanışıp, biraz sohbet etmek ister misiniz?" Genç kız ciğerlerinin tüm gücü ile bağırarak cevap verir. "HAYIR! Bu akşam seninle yatmayacağım!"

Barda bulunan herkes onlara bakmaya başlar. Doğal olarak adam ümitsizce ve tamamiyle utanmış olarak masasına geri döner. Bir kaç dakika sonra, genç kız adama doğru gelir ve özür diler. Sonra gülümseyerek,

"Sizi utandırdıysam çok özür dilerim. İşin gerçeği ben psikoloji öğrencisiyim ve insanların utanç verici durumlara nasıl tepki verdiklerini araştırıyorum."

Adam genç kıza döner ve ciğerlerinin tüm gücü ile bağırır,

"Ne demek 200 $ ?!"


Trafik polisi Temelin kullandığı arabayı durdurur ve:
-Sizi tebrik ederim beyfendi, bu günkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üçyüzmilyon lira ödül vereceğiz, ne yapmayi düşünüyorsunuz, demiş.
Temel:
-Hemen cidup bi ehliyet alacagim demis.
-Ne! senin ehliyetin yok mu?
demeye kalmadan yandan Fadime söze girmis:
-Siz ona bakmayin memur bey içince hep boyle sapitiyi
Polis iyice sinirlenmeye baslamis.
Derken arkadan dursun:
-Ula ben size demedimmi çalinti arabayla yola
çikmayalim basimiza bi is gelir diye.
Trafik polisi iyice zivanadan çikmis ve bagajdan idris
atlamis:
-Noldu usaklar geçtik mi siniri?


Temel derede yıkanırken, köyün çocukları hınzırlık yapıp dere
kenarında bıraktığı elbiselerini alıp kaçmışlar. Dereden çıkan Temel elbiselerini bulamayınca utancından elleriyle önünü kapayarak eve doğru koşmaya başlamış. Uzaktan çırılçıplak, koşarak geldiğini gören babası
seslenmiş:
"Ula Temel, ula benim salak uşağım, yüzünü kapasana, oni kim
tanıyacak!!!"


İşte bu yalan

Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı. "İşte bu yalan," diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti. Yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylediler, fakat yalanlar ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep, "olabilir, niye olmasın ..." gibi cevaplar veriyordu. Böylece hem eğleniyor, hem de bir küp altından olmuyordu.

Derken kahramanımız elinde boş bir küple huzura çıktı ve konuştu:

"-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,' diye söz verdi. Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim."

Kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.
Kral, "ımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi


Fizik dersi [#2011]Temel, idris ve Dursun fizik dersindeler. Hoca sozlu yapmak icin Dursun'u kaldirmis.
- Kalk bakalim Dursun. Sicak bir gunde arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi. Ne yaparsin?
- Cami acarim, hocam.
Hoca atlamis;
- Hah iste, o camdan giren ruzgarin ivmesi nedir?
Dursun'da yanit yok tabii. Oylece kalakalmis. Sifirini almis oturmus. Bu arada Temel fizikcinin lazlara gicik oldugunu bildiginden sira kendine gelecek diye korkmaya baslamis. Hoca bu kez,
- Sen kalk bakalim, idris. deyince Temel iyice sinmis. Hoca,
- Soyle bakalim idris. Sicak birgun ve arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi. Ne yaparsin?
- Ceketimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak oldu.
- Cami acarim, hocam.
- Hah iste, o camdan giren ruzgarin ivmesi nedir?
Idris de yanit verememis ve sifiri alip oturmus. Temel'i iyice bir telas almis. Hoca Temel'e donup,
- Temel, kalk bakalim. Sicak birgun ve arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi. Ne yaparsin?
- Ceketimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak oldu.
- Gomlegimi cikaririm, hocam.
- Daha da sicak oldu.
- Pantolonumu cikaririm, hocam.
- Oglum cok sicak oldu.
- Atletimi cikaririm, hocam.
- Oglum yaniyorsun sicaktan.
- Donumu cikaririm, hocam.
- Evladim, ter icinde kaldin.
- Herseyimi cikaririm, hocam.
- Sicak imanini gevretiyo yahu...
- Hocam, bosuna ugrasma, anami da ..kseler acmam o camı...!!!



alıntıdır.